kızarmış

kızarmış
kızarmış (braun) gebraten

Türkçe-Almanca sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • kızarmak — nsz 1) Kırmızı veya ona yakın bir renk almak Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi. P. Safa 2) Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak Domatesler kızardı. 3) Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çimlenmek — nsz 1) Çimle kaplanmak 2) Üzerinde çim bitmek 3) den, mec. Yiyeceklerden azar azar alıp yemek Tuzlu bademler, fıstıklar, fındıklar, kızarmış sucuklar, küçük börekler, tarama gibi şeylerden çimleniyorum. B. Felek 4) den, tkz. Kendinin olmayan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doldurmak — i 1) Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu. R. H. Karay 2) Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek 3) nsz Ateşli silahların içine mermi sürmek İki tabanca getirdiler, takır takır… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ekmek — 1. i, er 1) Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek 2) Toprağı ekip biçmek için kullanmak Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. M. Ş. Esendal 3) e Serpmek Yemeğe biber ekmek. 4) mec. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fincan — is. 1) Çay, kahve vb. sıcak şeyler içmekte kullanılan, genellikle kulplu, porselen veya camdan yapılmış küçük kap Bir fincan kahve ve kızarmış ekmek getirin. H. E. Adıvar 2) Elektrik tellerinin eklem noktalarına konulan porselenden yapılmış… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • galeta unu — is. Galetadan veya kızarmış ekmek kabuğundan yapılan un …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iri — sf. Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu. Ö. Seyfettin Birleşik Sözler iribaş iri iri iri kıyım iri laf iri yapılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karnıyarık — is., ğı 1) Uzunlamasına yarılan kızarmış patlıcanların ortasına kıymalı iç konularak hazırlanmış yemek 2) Matbaacılıkta her sayfayı çift sütun olarak düzenleme …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kebap — is., bı, Ar. kebāb 1) Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et Oradan ayrılınca hemen çarşıya koşar, sıcak bir ekmek alır, içini kebapla doldurur, anama götürürdüm. H. E. Adıvar 2) Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızarık — sf., ğı Kızarmış …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızartı — is. Kızarmış yer …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”